Fotoğrafım
Türkiye
BAŞIMLA GÖNLÜMÜ EDEMEDİM EŞ BİRİ YÜZ YAŞINDA BİRİ YİRMİBEŞ -SİYAH ZAMBAK-

2 Ocak 2011 Pazar

Osmanlı Tarihi


Yavuz Sultan Selim zamaninda, Iran Şahı İsmail Yavuz, Sultan Selime kiymetli mücevherlerle süslü bir sandik hediye gönderir. 

Sandığın  İçinden çeşit çeşit değerli taşlar, kıymetli atlas, kadife kumaşlar çıkar. Fakat bilinmedik bir de pis bir koku gelir sandıktan....

Sandığın en dibinden bohçaya sarılmış bir insan pisliği çıkar. Osmanlı ya yapılan bu hakaret karşısında herkez  şaşkındır.  Cihan Padisahı Sultan Selim emir verir;
'Herkes düşünsün, buna ince bir sekilde cevap vermemiz gerekir.' der
 
Ve cihan padişahı yine çözümü kendisi bulur.

Ayni şekilde değerli mücevher ve kumaşlarla süslü bir sandik hazirlatır. İçine o zamanın Osmanlı Istanbul´unda imal edilen gül kokulu en nadide lokumlardan bir kutu paketletir, ve en altina da küçük bir kağıt ve bir satir yazi ekleyip gönderir.
Şah sandığı açar. Halılar,değerli taşlar…

Açtıkça güzel bir koku ve en altta bir kutu lokum. Anlam veremezler tabii. Bizim elçi yiyor önce, zehirsiz olduğunu göstermek için, sonra oradakilere ikram ediyor. Lokum bittikten sonra kutunun içindeki notu Şah İsmail okuyor:

“Biz biliriz ki,herkes yediğinden ikram eder.”

0 yorum:

Yorum Gönder