Nikahta, evlenmek isteyen bireyler arasındaki denklik son derecemühimdir . Fıkıhın ifade ettiği denklik eşler arasında dini, iktisadi ve sosyal bakımdan bir denkliğinolmasıdır . Denklik evlilikte uyumu artırmak için kabul edilmiş bir önlemdir. Burada esas olarak aranan denklik, kadının erkeğe denk olup olmaması değil, erkeğin kadına denk olup olmamasıdır. Yani bir erkeğin evleneceği kadına Müslümanlık, dindarlık, hür olma, meslek ve zenginlik gibi niteliklerde denk durumda bulunmasıdır. Bu denklik sayesinde İslam’da sadece kadından yana ve onun ve ailesinin onurunu korumayı hedefleyen bir güvencedir. Temelde kadını korumak için öngörülen bir denge yoludur. Ayrıca “denklik” ve “denge” aynı kökten gelen kelimeler olduğuna göre, denklik prensibi hayat boyu ailenin dengede kalmasını amaçlayan bir faktördür.
HANGİ KONULARDA DENK OLUNMALI?
Dindarlık: Dini ilkelere bağlı olmayan ve ahlak bakımından düşkün olan fasık kişiler, iffetli ve faziletli bir kadına denk olamaz. Böyle bir kadın, velisinden izinsiz, dindar olmayan fasık bir erkekle evlenirse, velisinin bu evliliği, hakim nezdinde feshettirme hakkı bulunur Çünkü İslam alimlerince kocanın fasık yani açıkça günah işleyen biri oluşu, İslam toplumunda çok utanılacak bir şey dir.
İslam: Burada denklikten kasıt, kocanın Müslüman olması değildir. Zira kocanın Müslüman olması evliliğin sıhhat şartıdır. Müslümanlık hususunda denklik kocanın babası veya büyük babası bakımından aranır Mesela, baba ve dede tarafı gayr-i müslim veya ateist olan bir erkek, baba ve dede tarafı Müslüman olan bir kadına denk olamaz. Eğer kızın velisinin izni olmadan böyle bir evlilik akdi yapılmışsa, yine velinin bu akdi hakim huzurunda feshettirme hakkı olur. Ayrıca eşlerin birbirlerine mal-mülk ve meslek cihetleriyle yakın ve denk olmaları da önemli şartlardandır.
Kısaca özetlemeye çalıştığımız bu maddeler, hukuki sonuçlar doğurması açısından, bir velinin kendi izni olmadan evlilik gerçekleştiren kızının hayatını güvence altına alma yollarından biridir. Bu da velinin kendi izin olmadan kızının aldatılma, korku, tehdit veya kaçırılma gibi sebeplerden biriyle bu evliliği gerçekleştirmiş olması şüphe ve endişesinden kaynaklanmaktadır. O halde bir veli, haberi ve izni olmadan kızının evlenmesi durumunda, eğer erkekte bu hususların birinin eksik olduğunu görürse, bahsettiğimiz kuşku ve şüphelerden ötürü hakime başvurarak bu evliliği feshettirme hakkına sahiptir. Ancak kadında hamilelik zuhur etmişse, artık evliliği feshettiremez.
Günümüzde güzel temennilerle kurulan evliliklerin çok kısa bir zaman sonra dağılmasına sebep veren baş aktör, eşlerin birbirleriyle uyumsuzluklarıdır. Bu uyumsuzluk, kişilerin ruhi yapılarından tutun da, tahsil durumlarına, kültür seviyelerine, adet-gelenek ve göreneklerine, anne baba tutumlarına, asabiyet duygularına, hayata bakış açılarına, maddiyatı önemseyişlerine, yöresel farklıklardan kaynaklanan dil, şive, giyim kuşam ve hatta diploma farklarına varıncaya kadar pek çok noktada kendini göstermektedir. Bu farklılıklar sebebiyle kimi zaman sorunlar çok basit konulardan çıkmakta ve başka sorunlarla birleşince hayret verecek kadar büyümektedir.
YAŞ OLARAK DENKLİK
Mesela, Dinimizde evlenecek şahıslar arasında yaş farkı için belli bir sınır konulmamış olmasına rağmen, zamanımızın gerektirdiği bir takım nedenlerden dolayı aradaki yaş farkının fazla olmamasına dikkat edilmelidir. Nitekim toplumsal kaynaşmanın had safhada olduğu günümüzde, kadının/erkeğin diğer evli çiftlere bakarak kendi evliliğinin normal standartlarda olmadığı kanısına vararak bu durumu kabullenememe, komşu ve arkadaş tenkidi, aile içi özel yaşamdan kaynaklanan sıkıntılar ve düşünce yapılarının farklı olması gibi sebeplerle, çok uzak olmayan bir gelecekte ilişkinin kırılmasına sebep olmaktadır.
EĞİTİM DURUMUNDA DENKLİK
Eşler arasında denge terazisinin bozulmasına sebep olan unsurlardan biri de eğitim düzeyidir. Bu durum kimi zaman olayların farklı algılanmasına, birisinin doğru gördüğü bir şeyi diğerinin yanlış görmesine mahal vermektedir. Bunun yanında erkeğin eğitim düzeyi ve diploma bakımından eşinden aşağı bir derecede olması, kimi zaman onun kendini aşağılama komplekslerine girmesine sebep olmakta ve durum aile içinde huzursuzluklara sebebiyet vermektedir.
KÜLTÜR FARKI
Yine eşlerin sahip oldukları kültürler açısından çok farklı uçlarda olmaları da zaman zaman aile içi problemlerin sebebi olabilmektedir. Bu durum daha çok eşlerden birinin köyde diğerinin şehirde yetişmiş olmasından veya birinin doğuda birinin batıda doğmuş, oranın kültür ve folklorunu benimsemiş olmasından kaynaklanmaktadır. Öyle ki bu farklılıklar daha ilk başta, yani kız istemede, düğün merasiminin nasıl tertip edileceğinde, beyaz eşyayı kimim, halıyı kimin alacağında, akrabalarla görüşme sıklığında ve onlarla ilişkilerde, sofra adabında vs. görülebiliyor. Aslında bunların hepsi kültürel zenginlikler olarak karşılanmalıyken ufacık sebeplerden ötürü kırgınlıklar yaşanabilmektedir.
FARKLILIKLARA RAĞMEN MUTLULUK
Hakikatte insanları bir noktada ve ortak paydada birleştiren temel unsurlar İslam ve dindarlıktır. Ancak insanın her anı bu büyük hakikati idrak etme potansiyelinde olamayacağından zaman zaman denklik problemini karşısında görebilir. Bu sebeple eşler birbirlerine akıl, fikir, kültür eğitim, adet gelenek ve diğer tüm noktalardan yakın olan birini seçmeli veya bu hususlarda uzlaşabileceklerini, bu farklılıkların çok teferruat kalıp evliliklerine hiçbir zarar vermeyeceğini birbirlerine hissettirmelidirler. Belli bir kültür farklılığı olması kaçınılmazdır. Farklı kültürlerden olan kişilerin anlaşabilmesi için, kişilerin farklı bakış açılarına saygılı ve değişime açık olmaları gerekir. Bunun için önce eşlerin sevgilerinin çok güçlü ve birbirlerine gerçekten saygı göstermesi ve evlilikte kararlı olması gerekir. Son olarak şunu söylemeliyiz ki: Evlilikteki ana kıstaslar eşlerin salih ve dindar olmasıdır. Bunlar temin edildikten sonra diğerlerinin çözümlenebileceği kanaatindeyiz.