İmâm-ı Azam hazretlerinin dergâhının hemen bitişiğindeki evde oturan bir genç , her gece meyhâneden sarhoş gelir ve bağırıp çağırarak insanlara rahatsızlık verirdi .
Dergâhtakiler de aynı şekilde rahatsızdı bu gençten.
Bununla da kalmaz, eve gelince saz çalar, şarkılar türküler söylerdi.
Hazret-i İmâm bu seslerden rahatsız olsa da, hiç bir şey söylemez, hep sabrederdi.
Bu genç bir gece yarısı yine sarhoş olarak evine giderken, vazifeli güvenlik memurları yakalayıp hapsettiler.
Ertesi gün gencin sesi gelmeyince, Hazret-i İmâm meraka düştü.
Ve talebelerine;
- Komşumuzun sesi gelmiyor, acaba başına bir musîbet mi geldi diye, buyurdu.
Talebeler;
- Efendim, o genç dün gece meyhâneden sarhoş gelirken, gece bekçileri onu yakalayıp hapse atmış, dediler.
Hazret-i İmâm bu duruma çok üzüldü.
Ve kalkıp vâliye gitti .
Vâli Onu görünce hemen ayağa kalktı.
Hürmet ve saygıyla;
- Hoş geldiniz efendim. Bir emriniz varsa hemen yapalım, dedi.
Hazret-i İmâm;
- Bekçiler komşumuzu hapse atmışlar. Onu hapisten çıkarırsanız sevinirim, buyurdu.
Vâli önünü ilikleyip;
- Emriniz olur efendim, ancak böyle basit bir iş için niçin zahmet ettiniz? Bir haber iletseydiniz yeterdi, dedi.
Ve emir verip çıkarttı genci .
Hazret-i İmâm, vâliye teşekkür etti.
Komşu gencin koluna girdi.
Vâliye vedâ edip ayrıldılar.
Yolda giderken de;
- Komşu, kusurumuza bakma. Hâlinize geç vâkıf olduk, dedi.
Ve bir kese de para verip;
- Eve bir şeyler al da çocukları sevindir, buyurdu.